En iyi müzikal film seçkisi hazırladık. Uyuşturucudan bile daha hızlı kana karışan müziğin, sinemayla birleştiği nadide filmler burada. Afiş ve fragmanlarını seyrederek hanginisi seyretmeniz gerektiğine karar verebilirsiniz, buyursunlar…
Whiplash (8.5)
Whiplash, on dokuz yaşındaki genç bir müzisyen olan Andrew Niemann’ın öyküsünü anlatıyor. Müzikle veya sanatla uğraşan bir soydan gelmemesine rağmen, dünyanın en iyi bateristi olmayı arzular Andrew. Genç müzisyen ülkesinin en iyi müzik okulu olan Shaffer Müzik Konservatuarı’nda okumaya başlar. Müzik antrenmanları sırasında okulun sert hocalarından biri olan caz duayeni Terence Fletcher’ın dikkatini çekmeyi başarır ve okulu caz yarışmalarında temsil eden “studio band”de çalması istenir.
Andrew, zaman içinde Fletcher’ın onun kapasitesinin sonuna kadar kullanmasını istediğini, korku ve yıldırma çabaları ile her seferinde en iyiden daha azına asla razı olmayacağını öğrenir. Bütün sorunlara rağmen usta olmayı arzulayan Andrew’ı hem mesleki hem de psikolojik sınavlar beklemektedir, çünkü Flether’ın duygusal zorlamalarına dayanmayı öğrenmelidir. Andrew tüm bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarabilecek midir? Filmin başrollerini Miles Teller ve J.K. Simmons paylaşmaktadır.
Amedeus (8.3)
Ünlü besteci Antonio Salieri, müzik dehası Wolfgang Amadeus Mozart’ı daha tanımadan müziğinin ilahi ve mucizevi olduğunu düşünür. Ancak, disiplin ve müzik hırslıyla başarılara ulaşan Salieri’i farklı bir Mozart beklemektedir. Mozart ile tanışınca onun ne kadar farklı, tutarsız ve sağlıksız olduğunu görüp şaşkınlığa uğrar. Tanrı’nın neden müziğini Mozart’ın eşsiz yetenekleriyle kendi aracı olarak tercih ettiğini anlayamaz. Mozart’ın yeteneklerinin ve müzik dehasının kişiliği tarafından zedelenmesini kabullenemeyen Salieri ondan intikam almaya karar verir. Fakat kendini güçlü bir dostluk bağının içinde bulur.
Green Book (8.2)
Başrollerinde Oscar ödüllü Viggo Mortensen ve Mahershala Ali’yi gördüğümüz film, 1962 Amerika’sında geçiyor. Aslında badigart olan Tony Lip, çalıştığı gece kulübü kapatıldığı için iş aramaya başlar. Shirley, ünlü Afro- Amerikan bir piyanisttir ve bir turne için ülkenin güneyine yolculuk yapacaktır. Kendisi ile şehir şehir gezecek bir şoför arayışındayken Tony’i işe alır. Tony, yolculuk sırasında Afro-Amerikalılar için güvenli olan güzergâhları “The Green Book” isimli kılavuzdan yardım alarak kullanır. İkili bu yolculukta farklılıklarına hoşgörüyle saygı duyarak ırkçılıktan uzak örnek bir dostluğu başlatırlar.
Soul (8.1)
Joe Gardner, hayatı pek de beklediği gibi gitmeyen bir ortaokul bando öğretmenidir. Gerçek tutkusu caz olan Gardner ünlü bir caz piyanisti olmanın hayalini kurar. Bir gün New York sokaklarında gezerken, aniden bir kanalizasyona düşer, ama burası aslında başka bir diyara, ruhların yaşadığı yere açılmaktadır. Dünya’ya dönmeye çalışan Joe’yi gerçek bir ruha sahip olmanın ne demek olduğunu keşfedeceği bir macera beklemektedir.
La La Land (8.0)
Pek çok dalda Oscar kazanmış bu film, tutkulu aktris Mia ve caz müzisyeni Sebastian’ın müzikle kesişen hayatlarını anlatıyor. Sebastian kendi sanatını gösterebileceği bir caz kulübü açmayı, Mia ise ünlü bir oyuncu olmayı hayal eder. Hayallerini gerçekleştirme arzusuyla düşe kalka ilerleyen çifti zamanla hayat şartları hayallerinden uzaklaştırmaya başlayacaktır. Sürdürmek için çok uğraştıkları hayalleri uğruna, aşklarının parçalanması tehlikesini kabullenirler. Ama yıllar sonra bile müzik ve sanat onları bırakmayacaktır.
Les Misarables (7.6)
Film, 19. yüzyıl Fransa’sında geçer. Victor Hugo’nun aynı adlı eserinden uyarlanan film, Jean Valjean olarak bilinen 24601 nolu mahkûmun hapishaneden çıkması ile başlar. Kendisine yeni bir hayat kurmak ister. Yetim çocuk Cosette ile ilgilenmeye başladıktan sonra ikilinin hayatı da tamamen değişir. Film, Fransız Devrimi’nin gerçek yüzünü, ülkedeki her sınıftan insan için neler ifade ettiğini gözler önüne serer. Oscar ödüllü yönetmen Tom Hooper’ın yönetmenliğini yaptığı filmde, Hugh Jackman, Russell Crowe, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter gibi usta oyuncular yer alıyor.