Çocukluğunun şehri Omaha’da ağaçların arasında yürümeye bayılırdı. Şişenin içerisinde denizleri gezen bir mektup gibi hissetmek hoşuna gidiyordu. Rüzgârı, yaprakların gölgesini gözetmekten büyük hazzeden, her şeye anlam yüklemeye çalışan bir karakteri vardı. Kabına sığmıyor, ruhu bedenine ağır geliyordu. Çok basitmiş gibi gözüken şeylerde derinleşmesini seven mizacıyla “trende dururken özgürdüm. Yahut arabanın içerisinde raylardan gelen sesleri dinlemeyi …
